◊ Aşkın aksisi: Nefret mi, kayıtsızlık mı?
– Kayıtsızlık olağan. Âşık olduğunda tüm hücrelerinle tek noktadasın. İster aşikâr olsun, ister olmasın… En fazla “mış gibi” yapıyorsundur (Gülüyor).
◊ Konuttaki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı pijama-terlik-televizyon mu?
– PTT! Zira daha toplumsal. Bütün aile birlikte yapabilirsiniz. Kış, kar, soğuk hava, sıcak mesken, battaniye… Ohhh.
◊ Gündoğumu mu günbatımı mı?
– Her vakit günbatımı. Görsel bir şölen yahu. Bir de ben en çok geceleri seviyorum.
◊ Hangisi çok iç gıcıklar: Göz kırpmak mı göz kaçırmak mı?
– Göz kaçırmak daha gizemli (Gülüyor).
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı gevezeye mi?
– Valla ikisi de beni hiç rahatsız etmez. Esasen az yiyen ve az konuşan bir tipim. Sofrada o denli biri iyi bile olur.
◊ Tek başınıza ağlamak mı, birinin omuzunda ağlamak mı?
– Tek başıma… Sıkıntılarımı anlatarak rahatlayamıyorum. Paylaşınca sıkıntılar daha da büyür bende. Mutluluklarımı paylaşma taraftarıyım diyelim.
◊ Beyaz palavra ne vakit beğenilen görülebilir? Sevdiğiniz vakit mı sevildiğiniz vakit mı?
– Altta yatan niyet kıymetli olağan lakin palavra palavradır benim için.
◊ Affetmek mi, unutmak mı?
– Affetmek ve çabucak unutmak. Zira bu türlü hayat daha hafif, daha kolay. Bu hisler bana yalnızca ve yalnızca ziyan verir, artık onun bilincindeyim.
◊ Hangisi daha berbat senaryo: Kimselere âşık olamamak mı her aşkınızın berbat bitmesi mi?
– Makûs bitmesi olmaz ya. Makus son, melankoli bana nazaran değil. Ben o berbat sonu bir formda iyiye döndürürüm (Gülüyor).
En, en, en sonda ne var?
◊ Hatır için çiğ tavuk: Yenir mi, yenmez mi?
– Hatır, rica için değil ancak bir bahiste değerli bir yardımım olacaksa her şeyi yerim.
◊ Vakit makinesi icat ettiniz, nereye giderdiniz: Geçmişe mi, geleceğe mi?
– Her vakit geleceğe. Uzaya, paralel cihana, kozmoza öbür gezegenlere… Çok merak ediyorum: En, en, en sonda ne var?
◊ Twitter mı, Instagram mı?
– Twitter. Çok fazla bilgi mevcut. Bilgi, bilgi, fikir toplamayı çok seviyorum.
◊ Hangisi daha çok çekti? Külkedisi mi, Pamuk Prenses mi?
– Külkedisi yahu ismi üstünde. Öbürü prenses.
◊ Bir şeyi gece planlamak mı, sabaha bırakmak mı?
– Mottom şu: Geceden planla, sabah uygula.
◊ Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor… Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?
– Dolambaçlı (Gülüyor). Kırılmasın, gücenmesin. Zira sorun bende derim.
◊ Mantık mı içgüdü mü?
– Daima mantık. E zira Koç burcuyum.
◊ Bugün aldığınız kararlarda anneniz mi, babanız mı tesirlidir?
– Babam. Benim fikir, karar, mantık, akıl yanım.
◊ 20 yaşınıza dönmek mi, Sait Halim Paşa Yalısı mı?
– 20 yaşıma dönüp ve her hoş şeyi tekrar yaşamayı tercih ederim.
KÜÇÜK KEYİFLER
Ne tavla bilirim ne satranç…
Ben kağıtçıyım!
◊ İstanbul’un… Anadolu Yakası mı Avrupa Yakası mı?
– Her vakit Avrupa Yakası. Zira işim bu tarafta ve trafik canavarı kurbanı olmak istemiyorum.
◊ Hangisinin görünümü daha hoş: Boğaz’ın Anadolu Yakası’nın mı Avrupa Yakası’nın mı?
– Kentimizin her yeri hoş lakin güneşin batışı için buyurunuz sizi Anadolu tarafına alayım isterseniz…
◊ Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
– Kırmızı etten çok kolay vazgeçerim. Ohoo o, benim vejetaryen olup 6 ay bütün etlerden vazgeçmişliğim var.
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
– Bütün sporları yapabilmek o kadar isterdim ki… Spor kadar hoş hobi mi var? Dört mevsim faal, dinamik, sağlıklı!
◊ En iyi tekne kiminkidir? Kendinizinki mi, arkadaşınızınki mi?
– Tekne benim üslubum bir tatil değil. Arkadaşımınki olsa daha iyi. Kısa ve öz.
◊ Tavla mı, satranç mı?
– Ne tavla bilirim ne satranç. Merakım da olmadı. Ben kağıtçıyım!
◊ Biraz yoldan çıkmak istediniz: Mantı mı, iskender mi?
– Bursalıya bu türlü soru sorulur mu ya? Gazetecilik yanılgısı. Pas geçiyorum.
◊ Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?
– Deniz-kum-güneş. Zira hepi topu senede üç-dört ay. Az olan daima kıymetlidir.
◊ Mangal partisinde köfteleri beğenmediniz. Tabakta bırakmak mı, çaktırmadan köpeğe vermek mi?
– Bak yemeği çok beğenmiş olsam bile o köfteler daima çaktırmadan köpeğe sarfiyat. Net.
◊ Konutunuza yatılı konuk geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız uykusuz mu kalırsınız?
– Onda ne var canım? Kulaklık takar, bir yağmur sesi koyar, mis üzere uyurum.
◊ Uçakta/otobüste habire omuzunuzda uyuyan bir teyze var… İnce ince ittirir misiniz, hostese mi şikâyet edersiniz?
– Şikâyet etmem. Ne güç soru! Galibe yavaşça hareketlerle uyanmasını beklerim.
HİÇ DÜŞÜNMEDEN SÜRATLİ HIZLI…
◊ Ayaklarınıza kara sular inmiş: Yeterli bir roman mı, iyi bir sinema mi?
– Sinema.
◊ Bodrum mu Çeşme mi?
– Çeşme.
◊ Hangisiyle komşu olmak isterdiniz: Marilyn Monroe mu Brigitte Bardot mu?
– Marilyn.
◊ İstanbul’un: Kokuları mı sesleri mi?
– Kokuları.
TANINAN ŞEYLER
Bir adet Filiz ve yanına bir adet Tarık
◊ Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Cet Demirer mi?
– Cem Yılmaz daha zekice güldürüyor ya, o çok hoşuma gidiyor.
◊ Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı Filiz Akın mı?
– Filiz Akın’ın sinemaları çoğunlukla daha renkli ve eğlenceli.
◊ Pekala Tarık Akan mı, Kadir İnanır mı?
– Bir adet Filiz Akın ve yanına bir adet Tarık Akan.
◊ Eski bir hatıranın yadına hangisi daha hoş eşlik eder: Sezen mi,
Ajda mı?
– Ajda. Zira onu dinlemek beni müspet hissettiriyor.
◊ Cem Karaca mı Barış Manço mu?
– Barış Manço en favorim. Vaktinde bütün kasetlerini baştan sona ezberlemiştim. Zira çok zekice yazmış müziklerini.
{sitename}
